Tekke Köyün Tarihi !

TEKKE KÖY

 

TEKKE KÖY  MUHTARLIĞI 1993 TARİHİNDE 

 YUKARI BOYNUYOĞUN KÖYÜNDEN AYRILDI. 

          Resmi seçimile işbaşına gelen muhtarlar

  • Rasim GÜVEN (1995-1999)
  • Nuri GÜVEN   (1999-2009)
  • Cemal GÜVEN  (2009-2014)
  • Hüseyin DURDU (2014-2015)
  • 31.03.2019 . Yerel seçimlerinde Beş adayın yarıştığı seçimlerde HÜSEYİN DURDU YENİDE TEKKEKÖYE MUHTAR OLDU
KÖYE GASİL HANENİN YAPILIŞI TARİHİ  12/06 . 2018 . HAZİRAN

                                                KASIM ŞEYH'İN HAYATI
 Bu incelememizde, Güce İlçesi Kırsalında, Boynuyoğun köyü çevresinde halkın hafızasında "ocak" olarak yer alan bir yatırın, tarih içindeki yerinin gün yüzüne çıkarmayı amaçladık.
Konumuzun kahramanı olan Türkmen şeyhi Kasım Dede’nin mezarı,Gelevera Yaylası’nda yer almaktadır. Kurduğu zaviye ise, vadinin orta kısmına yerleşmiş bir aşiretin adını taşıyan Boynuyoğun köyünde bulunmaktadır. Bu köy; Osmanlı tarihinin son dönemlerinde de Tirebolu kazasına bağlıdır.Şimdi ise Güce İlçesine bağlıdır.


          1876 tarihli salname kayıtlarına göre Yukarı Boynuyoğun 79 hane (165 nüfus), barındırmaktadır. Bahse  konu olan zaviye, Yukarı Boynuyoğun köyünde kurulmuştur. Kasım Dede hariç, diğer şeyhlerin mezarları ve zaviye yapıları bu köydeki mezarlıkta bulunmaktadır. Köyün merkezi, eski yapıların da bulunduğu küçük bir çarşı/belde niteliği olan Hasanşıh Mahallesi’dir. Tarihî mezarlık içinde, büyük şimşir ağaçları altında, Menteşe Şeyh ve oğlu Mustafa Şeyh türbeleri yer almaktadır; ancak söz konusu bu türbelerin hiçbirinde yazılı şahide yoktur. Mezarlığın güneyinde bulunan bir düzlüğe halk semah DÜZÜ demektedir. Bu ifade, yüzyıllar öncesinden gelen bir geleneğin, açık alanda SÜFİ AYİNİ uygulamasının izlerini taşıması bakımından ilgi çekici bir durumdur.
            Kasım Dede’nin mezarının Gelevera köyü/ Yaylası’nın içinden geçen derenin güneydoğu yakasında, asırlık bir söğüt ağacının dibinde olduğu kabul edilir.
 Kasım Dede’nin zaviyesinin kurulduğu köye şimdi, bu zaviyeden dolayı Tekke Köyü denilmektedir. Kasım Dede’nin evi, imareti(aşevi) ve değirmeni de bu köydedir. Kasım Dede Zaviyesi de, umumi yollar üzerinde kurularak; derbent, imaret, iskân ve irşat görevleri üstlenmiş, Ortaçağın tipik Türk sosyal kurumlarından biri olarak karşımızda durmaktadır.Söz konusu bu zaviyenin Osmanlıca vesikalardaki durumunu değerlendirmeye geçmeden önce, yöre halkının bu konuda neler bildiğini özetleyelim.
 Kasım Dede, askerde iken su üstüne seccade serip namaz kılarmış. Onu gören askerlerden birinin haber vermesi ile bu ilginç keramete şahit olan komutanı, onu ödüllendirmek istemiş ve kendisinden ne dilediğini sormuş. Kasım Dede de ona; “Derin dereyi bana verin yeter.”demiş. Komutan onun bu isteğini yerine getirmiş, bir derin dere olan Gelevera’nın Boynuyoğun kısmını ona vakfetmiş.
 Kasım Dede yaban elik keçilerini sağdırır, sonra da bunu aşevinde misafirlerine ikram edermiş.

 Tekke köyü içinden geçen Gelevera Deresi üzerine bir değirmen yaptırmış. Bu değirmenin unu çok bereketli olur, zor tükenirmiş. Şeyh Efendi halktan, değirmenin teknesine bakmamalarını istemesine rağmen meraklanıp da zahire teknesine bakanlar, burada ağzından zahire haznesine buğday taneleri dökülen yılanı görüp çığlık atınca yılan kaçmış ve bereketin sırrı da yok olmuş.

Murat Şeyh, Menteşe Şeyh ve Hasan Şeyh üç ermiş kardeşlermiş. Murat Şeyh’in 9 çocuğu varmış. Bunlardan en küçüğü Kasım Şeyh imiş. Murat Şeyh, hanımı ile şimdiki Tekke köyünden yaylaya göç giderken, hastalıktan ölümünü bekledikleri çocuklarından en küçüğünü bir ağaç kovuğunda bırakmışlar. Yaylada, kalan büyük çocuklarının hepsini de taun hastalığından kaybetmişler. Güzün köylerine döndüklerinde Murat Şeyh’in hanımı geride bıraktığı küçük çocuğunun öldüğünü düşünerek, hiç olmasa cesedini ve kalan kemiklerini gömerim hesabıyla kovuğa bakmak için ağaca yaklaşmış. Ağaç kovuğunda bulunan bir elik keçi, kadını görünce kaçarak oradan uzaklaşmış. Kadın ağaç kovuğuna baktığında hiç beklemediği bir manzara ile karşılaşmış. Ölür diye bıraktığı küçük çocuğu burada yaşıyormuş. Çocuk kaçan bu elik keçi tarafından beslenmiş, büyütülmüş. Kadın beklemediği bu duruma çok sevinmiş ve çocuğu alıp evine dönmüş. Baba Murat Şeyh bu durum karşısında, şükrünü eda etmek için köyde bir aşevi kurmuş ve gelen geçenlere yemek vermeye, onları misafir etmeye başlamış. Sonra çocuk büyümüş, Kasım Dede işte bu çocukmuş.

 Kasım Dede, Gelevera Yaylası’nda iken vefat etmiş. Yaylayı ikiye bölen derenin doğu yakasında bir çayıra mezarı kazılıp defin işlemi tamamlanınca, definden sonra mezara telkin veren imam efendinin elindeki kuru söğüt dalı, yeşil yaprak açmış. Bunun Şeyh Efendi’nin kerameti olduğu düşüncesiyle söğüt dalı mezar üzerinde bırakılmış. İşte şimdiki büyük söğüt ağacı, telkin için kullanılan bu dal imiş.
 Boynuyoğun Türkmen taifesi, Osmanlı idaresinden önce bölgeye gelmiş ve yerleşmiştir. Bu taifenin bahse konu olan köye yerleşmesine, Kasım Dede’nin babası Şeyh Murat Dede’nin öncülük ettiği anlaşılmaktadır. Nitekim 1515 tarihli vergi defterinde Kasım Dede ve kardeşi Derviş Ahmet’ten bahsedilirken; “mezkûrun ceddi ehl-i velâyet olup” ifadesine yer verilmektedir. Bu ifadeden Kasım

Dede’nin babası Şeyh Murat ve dedesi Kasım’ın; Osmanlı öncesinde Pontus hâkimiyet sahasında, kolonizasyon faaliyeti gösteren ilk Türk dervişlerinden olduğu anlaşılmaktadır; elde bulunan en eski bilgiler, 1486 yılında yazımı tamamlanmış olan vergi defterinde yer alır:
Zaviye-i Boynuyoğun 7 kişi; Şeyh Murat veled-i Kasım ve Hasan ve Demürçi ve Bedir ve İbrahim ve
Mehmet ve Yakup; zikrolan kimesneler, mezbûr zaviyeye hizmet ederlermiş. Bu babda Trabzon sancak beyi Hasan Bey, ellerine mektup vermiş tâ kim bunlar dahi âyende ve revendeye hizmet ederler”.
 Osmanlı idarecilerinin bu zaviyeyi desteklemesi, bunların Sünni inanca mensup olduklarının en önemli kanıtı sayılmalıdır.

BURDAKİ  BİLGİLERİN TAMAMI  TARAFIMIZA AİTTİR İZİNSİ ALINTI  YAPILMAZ 


YÖNETİÇİ KEMAL DEMİRTAŞ

DÜZENLEME TARİHİ 10/03/2013







Hiç yorum yok:

Güce ilçesi Yukarı Boynuyoğun köyü muhtarını seçti..

Mart 2024 Yılı Yerel seçimlerde köyümüz adına iki adayın yarıştığı seçimlerde köylümüzün tercihi Mehmet MEŞE den yana karar verd...